Ulus Hali

20 Ağustos 2010 Cuma



Can sıkıntısı işte, ramazanda yapacak bir şey de yok, eh oruç uykuya tutturulmuyor ya da uyusan da nereye kadar... Evin içinde kendimi oradan oraya attım ama can sıkıntısından patlamıştım.. Ne yapalım ne yapalım, annemlerin üniversite öğrenciliği zamanlarında gidip alışveriş yaptıkları yere bir gezi yapalım dedik :) Maksat nostalji olsun :))

Ulus hali, o kadar sıcağa ve açlığa rağmen baya kalabalıktı, biz de öyle aylak aylak dolaştık...Merakımız gitti :) Annem kendi zamanlarındaki gibi olmadığını söyledi, aslında ne yalan söyleyeyim korkmadım değil yani :)


Baharatlar ve baharatçılar.... Her zaman kokusuyla beni cezbeden yerler, bizde zaten oralarda dolaştık :)


Şu kuru patlıcanlardan ne kadar da güzel Antep usülü patlıcan dolması olur ha :)


Bu ufak arpacık soğanları :)) Annemlerin memlekette düğün yemeği olarak yapılır, soğan yahnisi yanında keşkekle servis edilir...Soyması saatler alır ama lezzetine değer :)

Bu arada artık yaz okulum bitti :) Nasıl rahatladım nasıl rahatladım anlatamam.Kaç gündür sahura kadar oturup sabah 8de kalkıyordum, 4-5 saatlik uykuyla anlayacağınız..Şimdiden kapanmaya başladı gözlerim, bütün hafta sonu uyuyabilirim :)

Soslu makarna

17 Ağustos 2010 Salı



Havalar sıcak ya hani, ne yiyeceğimizi bilemiyoruz bugünlerde...Şöyle dört başı mamur bir iftar sofrası yapmadık.Ya kahvaltılık ya da pratik hafif şeyler... Makarna da bizim kurtarıcımız, her çeşidini yaparız her şekilde.Hem lezzetli hem de sıcak havalarda bunaltmayan yiyeceklerden...

İftar soframızın misafiriydi dün akşam..

Malzemeler :

Makarna ( 2 kişi için 1.5 su bardağı )
Yoğurt
Sarımsak
Salça
Sıvı yağ

Makarna haşlanırken, sarımsaklı yoğurdu hazırladım attım buzdolabına.Ardından sıvı yağda bir miktar salçayı kavurdum, biraz makarnanın haşlama suyundan ekledim ki akışkan olsun...Sonra gördüğünüz gibi makarnanın üstüne yoğurt onun üstüne salçalı sosla bir de istediğiniz baharatlarla çok güzel olmakta...

Yanında turşu tavsiye edilir :))

Afiyet olsun

Mimlendim :Yemekteyiz

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sevgili Gelibolu ablacım ve Yemekçinin Mekanı ablam beni mimlemişler.Biraz geç oldu ama kusura bakmasınlar nolur, oruca yeni ayak uydurabildim :)) Bi de yaz okulu, dersler sınavlar olunca gecikmeli oldu biraz..


Masa örtüm bu olurdu sanırım iftar soframda, ne kadar güzel değil mi...



Bu yemek takımına cidden bayıldım, çeyize alsam mı ki yaa. Ne kadar şık gördünüz mü...


Bu yemek takımını şöyle bir bardak- kadeh takımı tamamlardı... Çok şatafatlı değil di mi ?

                                                                                                                                                                                            
 

Bu peçetelikler de güzel bir tamamlayıcı olurdu :))

Sıra yemekte...Oruçlu olduğum için canım ne isterse onu yazıyorum haberiniz olsun :)) Ne alaka demeyin sakın :))

Çorba
Şehriye Çorbası

Aperatifler
Çin Böreği
Portakallı kereviz
Yeşil salata

Ana Yemek
Kadınbudu köfte
Patates Püresi

Tatlı
Yalancı Tiremisu

Allah'ım gözümün önünde canladı :) Hepinize afiyet olsunn :)))

Sadece yemek yemedim :)

10 Ağustos 2010 Salı

Başlıktan da anlaşılacağı gibi sadece yemek odaklı bir gezi olmadı benim ki :)) O kadar güzel fotolar çekmişim kii anlatamam hangisini paylaşsam bilemedim ama bir kaç tane eklemeden geçemeyeceğim :)



Bu bizim Giresun'daki evimizin balkonundan çekilen bir gün batımı...



Bu fotoğraf Espiye Kale'sinden


Bir serenderin altında kurutulan mısırlar, Karadeniz'de ne kadar kururlarsa :)


Yağmur sonrası domates üzerindeki damlalara bakın...


Kök Ev denilen yerden...Derenin üstünde hamaklar, ohhhh mis gibii...


Kök Ev'in minik ördeği   :)))


Şuna bakar mısınız, Rabbim ne kadar güzel yaratmış...Sanırım O'nun farkına varmak için, başka hiç bir şeye ihtiyacımız yok.


Sanırım bu da yüz yıllık dostluk :) Şu teyzemlere bakar mısınız, aslına belki de aynı köyde yıllardır birliktelerdir ve nasıl olur da konuşacak şeyleri bitmez :)))  Bu fotoğrafı hem çok sevdim hem de imrenerek baktım ne yalan söyleyeyim...

Giresun durakları 5 : Mavi Yeşil

9 Ağustos 2010 Pazartesi



Aslına bakarsanız bunu bir önceki posttan önce yazmalıydım unutmuşum.O yüzden sıra karışık oldu ama napalım :))Pazar günüydü, Ankaralı bloggerlar YONCA GIDA ile sabah kahvaltısındalardı ve ben gidememiştim :(( işte o pazar sabahı, yola çıkmadan önce bir kahvaltı yapalım dedik.. Hem sakin olsun, hem deniz kenarı olsun hem de azıcık serin olsun diye düşündüğümüzde aklımıza Giresun'un Tirebolu ilçesine giderken sol tarafta kalan bir güzel yer var : Mavi Yeşil orası geldi aklımıza...

Oraya gittik, gitmeden önce yer ayırtmıştık sağolsunlar bir güzel kahvaltı sofrası hazırlamışlar bize...Ama nedense peynir, zeytin gibi şeyleri çekmek gelmedi içimden...


Mıhlama o sahanda gördüğünüz, aslına bakarsanız Giresun tarafında pek yapılan bir şey değil.Giresunlular mıhlamaya bizim kadar yabancı..Trabzon'dan sonra başlıyor mıhlama memleketleri :) Ama sağolsunlar, bizim için yapmışlar...


Bir de arkasından menemen yedik ki sanırım benim bu yörede yediğim en lezzetli menemenlerden biriydi...Hafif acılı, tadı tuzu yerinde, mis gibi tereyağı kokan ama bu koku adamı baymıyor :) çok lezzetliydi inanın :))

Sanırım sebzeler bol olunca bir de taze taze tabi, tadı da bir ayrı güzel oluyor:))

Yine de şunu söylemeliyim bunlar yerine pazar günü Ankara'da olmayı ve o kahvaltıya katılmayı tercih ederdim :)

Giresun durakları 4 : Vonalı Celal

7 Ağustos 2010 Cumartesi


Karadeniz sahil yolu yapıldıktan sonra içerde kalan eski yoldan dönelim dedik bu kezde...Manzarası o kadar güzel bir yol ki ama daracık...Aynı km yolu yeni yoldan yarım saatte alırken burdan giderken 1 saatte aldık...Yeni yollar ne kadar zaman ve enerji tasarrufu sağlattı bize :)) Yapandan Allah razı olsun diyeyim:)

Vonalı Cemal  aslında Celal da olabilir, sanırım sıcaktan beynim uyuştu, hatırlayamadım, bileniniz varsa lütfen beni düzeltsin.( Oburcan'ın uyarmasıyla düzeltilmiştir.çok teşekkür ediyorum kendisine :) )




Vonalı'nin kendine ait güzel bir mekanı var yol kenarında, bir tarafı yol, bir tarafı deniz... Aslında onun tanınmış yapan şey turşuları yıllardır turşu yaparmış ve şu an 130a yakın turşu çeşidi var...





Zeytinden tutun da kuşburnuna , mantardan inanamayacaksınız ama yumurtaya kadar... Yumurta turşusu muu öghhhhh...İtiraf edeyim görünce içim bir garip oldu...Kiraz, pancar, erik, domates, pazı ......


Aynı zamanda Vonalı'nın lokantası da var orada, gerçi yemeğimizi orada yemedik.Sordu annem "yol güzergahı değişince işleriniz etkilendi mi" diye ; " hayır, benim belirli bir müşterim var zaten, bir de bu işin meraklıları var, yollarınızı uzatıp beni ziyarete gelirler.O yüzden etkilenmedim. " diyor.Ne güzel Allah daha çok kazanç versin.

Herkese hayırlı haftasonları :)))

Giresun durakları 3 : Ayvasıl liman

6 Ağustos 2010 Cuma



Burası Giresun'un sahil kenarında ailecek oturulabilecek tek lokantası...Gerçi haksızlık etmeyeyim bir de Eşkina diye bir lokantası var ama alkollü olduğu için sanırım aileler tarafından Ayvasıl kadar rağbet görmüyor...

Ayvasıl aslında yöreselleri çok güzel yapan bir yer; kiraz tuzlaması, fasulye diblesi, bezelye kızartması, mantar kavurması, karalahana sarması, pancar diblesi, taflan kavurması gibi çok değişik yöreselleri var oranın..Bir dahaki gittiğimde sırf sizlerle paylaşmak için isteyeceğim onlardan :)))

Bu seferkinde misafirlerimiz yöresel istemediler.Hemen mevsim balığı olan mezgit geldi sofraya...



Pardon önce salata :) Öbürünü çekmedim bildiğimiz çoban salata, bunu da çektim neden diye soracaksınız renkleri çok hoşuma gitti :)) canlı canlı ama, Allah ne kadar da güzel yaratmış...



Şu mezgitin güzelliğine bir bakın, taze taze o kadar da güzel kızartılmış ki...Nedense evde bu kadar güzel kızartamıyor muyuz anlayamıyorum...Gerçi kokusuyla uğraşmak filan derken evde balık yemek resmen eziyet oluyor...Ayhh bir de benim babam fazla titiz olduğu için bir dönem ( yeni evlendiklerinde annemler ) perdeler bile yıkanırmış balık pişince :) o yüzden annem evde balık pişirmeyi bırakmış :))

Neyse gelelim balığa, ha bir de çok ilginç...Elle yememize rağmen hiç koku bırakmadı ellerimizde, taptazeydi...Allah'ım ne kadar da lezzetliydii...Ben benimkine hemen daldığım fotoğraf çekmek sonradan aklıma geldiği için arkadaşımaa 'dduuuuuuuuuurr başlama fotoğraf çekicem ' diye bağırmamla kızın sıçraması bir oldu zaten :)) Allah seni emi diyor bana :))

Bombayı en sona sakladım ama bakın bir şuna :


Ama nasıl ama nasılllll...İtiraf edin canınız çekti değil mi :)) tanıştırayım kendileri ev baklavası olur ve afiyetle yemek içindir :))

Bundan sonra bir Giresun durağım daha kaldı :(( aslına bu seri baya bir hoşuma gitmişti, gerçi bir daha gitmek ne zaman kısmet olur bilemem ama :)) Gideceğim zaman benimle gelmek isteyeniniz olursa hepinizi misafir ederim, haberiniz olsun :)))

Herkese hayırlı cumalar...

Giresun durakları 2 : Cinağa'nın kurufasülyesi

4 Ağustos 2010 Çarşamba


Dedim ya mecburen gidilen bir yeri tatil havasına sokmam gerekiyordu :) Benim için bir yerin tatil olabilmesindeki en önemli faktörlerden biri de meşhur yemeklerini yemekten geçer :)) yemek, yemek,yemek, yemek ....

Lokantaya girdik, salaş diye tabir ettiğimiz lokantalardan biriydi; gerçi zaten yemeğin lezzetlisi öyle yerlerde oluyor:) Sahibi baya ilginç biri, iyi niyetli ve komik...Daha önce bir fabrikada aşçılık yapıyormuş ve her cuma namazdan sonra ilin bürokratlarına fabrikanın sahibi fabrikada kurufasülye pilav ikram edermiş.Bu amca da bu şekilde meşhur olmuş..

Ne yersiniz dedi, kurufasülye tabiki dedik. Yukarıda gördüğünüz göveçte pişiriyor göveci bozmadan bir fotoğrafını çekeyim dedim :) gayet lezzetliydi ... afiyet olsun bize :)



Bu gördüğünüz ısırgan çorbası, ben böylesini ilk defa içtim..Isırgan püresi gibi, mısır unuyla yapılmış..Tadı fena değil eminim alışık olana çok güzel gelecektir. Tariflerini sordum yemeklerin ; ' ben bu lezzetleri bulmak için çok çalıştım söylemem ' dedi; 'peki ' dedim :)))




Tıka basa doymuştuk aslında ama; şu görüntünün muhteşemliğine bakın..Adeta 'beni yee, beni yeeee' diye bağırıyor..Tabi ki onun bu yakarışlarına daha fazla dayanamadık bir de üstüne fırında sütlaç yedik ki , sanırım beni benden aldı :))

Bir daha Giresun' gidince  burada bir gariplik var beni şişiriyor canım, suyunda mıdır havasından mıdır demeyeceğim :)) gördüğünüz gibi bütün sorumlular bunlar :)))

Giresun'dan fındık kareleri :)

2 Ağustos 2010 Pazartesi



Bir kaç gündür netten baya uzağım.Her an aklımda ama işte fırsat olmadı..Napalım :((

Haftasonunu Giresun'da geçirdim, biraz mecburiyetten oldu ama tatil havasına bürümeye çalıştım biraz malum bu sene yaz okulu ardından Ramazan derken tatil yok.Neyse çok şükür ki orucumuzu tutabiliyoruz, bu konuda sıkıntı yok :) keşke her sebep bu kadar anlamlı olsa...Aslına bakarsanız giderken aklım Ankara'da kaldı, blog dünyasına girdiğimden beri beklediğim Ankaralı blogçular toplantısını kaçırdım bu yüzden :((

Malum Giresun fındığın başkenti, çeşit çeşit fındık tüketim şekli mevcut :) yukarıda gördüğünüz şekline çotanak diyorlar aynı zamanda bereket sembolu...




Bu ufak fındıklardan, bakmayın burada büyük çıktığına minnacıcık aslında :)) O kadar lezzetliler ki... Çeşitli şekilleri var aslında bunun, sarımsaklısı dahil :) duyduğumda inanamadım kulaklarıma, sarımsaklı fındık böghh :)) gerçi tadına bakmak nasip olmadı..






Görüntü pek net değil sanırım ama bu tuzlusu, ocaktan indirip getirmişlerdi, sıcak sıcak ve çok ilginç o kadar tuz insanı fazla etkilemiyor yerken..




Ahh tabi fındık denilince fındık ezmesini atlamak olmaz :)) bunu da bize sıcak sıcak servis yaptılar...Kıyma makinesi benzeri bir makine de pudra şekeriyle çekip servis yapıyorlar taze taze ne kadar da lezzetli oluyor.Görünüşü bile iştah açıcı :)) ve malesef nedense güzel şeyler hep zararlı :D





O kadar fındık demişken hep verdiğim hep yaptığım ve hep kurtarıcım olan tarifi vermeden geçemem dedim :))
Tarifi merak edenler için buradan bakabilirsiniz.

Herkese güzel bir hafta diliyorum :))














































.

içimizi ferahlatan : fesleğenli limonata

28 Temmuz 2010 Çarşamba


Ne kadar sıcak değil mi havalar? Bazen sıcaktan nefes alamadığımı hissediyorum.Yine öyle zamanlardan birindeydik ve ben yana yakıla evde hararet giderecek bir şey arıyordum...Sonra hep okuduğum ama yapmadığım şeyi yani limonatayı denemeye karar verdim :)

Malzemeler : (2 kişi için )

1,5 limon ( yarım olanı kabuklarıyla )
bir tutam fesleğen ( balkonda yetiştirdiğimiz fesleğenlerden :) )
toz şeker
buz

Limonların 1 tanesinin kabuklarını soydum ve parçaladım diğerini yani yarım olanı kabuklarıyla birlikle rondoya attım.Üstüne buz parçalarını ve fesleğeni ekledim.Biz öyle çok şekerli sevmediğimiz için toz şekeri rondodakilerin üstünü hafif kapatacak şekilde serpiştirdim.Ardından hepsini rondoda çektim..oooooooohhh miss gibi olduu vallaa

İçerken içimizi ferahlattı :))

Patlıcan salatası

24 Temmuz 2010 Cumartesi



Fotoğraflarımı karıştırırken buldum, tarifini yazmamışım :( napalım uzun süredir sınavlar ve okul yüzünden pek mutfağa giremediğim için aslına bakarsanız kurtarıcım oldu :)

Patlıcan salatasını 2 farklı şekilde yapabilirsiniz; benim bu yaptığım kolay ve zahmetsiz olanı :)

Malzemeler :

Konserve közlenmiş patlıcan
Konserve kırmızı biber
1 küçük boy kuru soğan
Dereotu
Zeytinyağı, limon, nar ekşisi, tuz

Soğanlarımızı ufak ufak doğruyoruz,ardından patlıcanlarımızı, kırmızı biberlerimizi ve dereotlarını da...Sonra isteğe göre zeytinyağı, limon, tuz ve nar ekşisi koyup servise hazırlıyoruz :)

Bir de diğer türlüsü var tabi bu patlıcan salatasının.Onun için malesef fotoğraf veremiyorum ama tarif vereceğim..

Malzemeler :

Patlıcan
Kuru soğan
Domates
Yeşil biber
dereotu, maydanoz
Sarımsak
Zeytinyağı, tuz, limon

Ocakta ya da mangalda közlediğimiz patlıcanları bir süre poşetin içine alalım ki kolay soyulabilsinler..Onlar poşetteyken soğan, domates, biber, sarımsak ( isteğe göre) ve yeşillikleri ince ince doğrayalım.Sonra da patlıcanları soyup doğrayıp malzemelere ilave edelim.Zeytinyağı, limon, tuzla hazırlayalım..Bu arada ben bu salatada biberi ve domatesi de közlenmiş severim, denemenizi tavsiye ederim.

Afiyet olsun :))

Çilekli milföy

19 Temmuz 2010 Pazartesi



Hem çok kolay hem de yaz için.Aslında bu tarifi tariften çok daha kolay şekilde yapmak da mümkün...Ben bundan önce 2 sini de yaptım :)

İlkinde iç dolgusu olarak kullanılan malzeme şu hazır pasta dolguları var ya onlardan:) böylece milföy piştikten 5 dakika sonra tatlınız hazır olmakta :)

Yok eğer ben o hazırları kullanmam diyorsanız ;

Malzemeler :
( 4 kişi için )

8 parça milföy hamuru
2 çorba kaşığı bal
1 tatlı kaşığı sıcak su

Kreması için : ( benim yaptığım tarif için )

250 ml süt
2 yumurta sarısı
50 gr toz şeker
20 gram un
20 gram mısır nişastası
1 paket vanilya

Fırını 190 derecede ısıtmakla başlıyoruz.Fırın tepsisine yağlı kağıt koyup üzerine milföyleri yerleştirin.Arından milföylerin üzerine de yağlı kağıt serip üstüne bir tepsi daha oturtun ki milföyler fazla kabarmasın.Isıtılmış fırında 10 dakika pişirin, sonra üstündekileri alıp tekrar bir 10 dakika daha pişirin.Bu işlem bittikten sonra fırından çıkarıp soğumaya bıraktığımız milföyler biraz soğuyunca altına ve üstüne sıcak suyla bal karışımını sürüp bir 10 dakika daha pişiriyoruz ve altın rengini alsın diye...

Pastacı kreması için ; vanilyayı süte koyup sütü kaynatın.Ayrı bir kapta şeker ve yumurta sarılarını rengi açılana kadar çırpıp mısır nişastası ve unu ekleyip karıştırın.Süt kaynayınca bir kısmını yumurtalı karışıma ekleyin ve yumurtalar pişmesin diye devamlı karıştırın.Sonra karışımla sütü karıştırıp kısık ateşte muhallebi kıvamına gelene kadar pişirip sonra ocaktan soğuması için alın.

milföylerin üzerine kremayı, onların üstüne çilek dilimlerini koyun ve üstünü tekrar milföylerle örtün... Nasıl süsleyeceğiniz size kalmış :))

Bu arada yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki milföyler bütün o işlemlerden geçmemiş olup direk 40 dakika fırında kalmıştır, o yüzden rengi mat :)

Afiyet olsun :)

Peynirli krep

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Hem kahvaltılar için hem de misafirler için içini çeşitli şekilde doldurabileceğimiz bir şey krep, hamurunu yapmak kolay belki ama en zoru onu ince dökebilmek tavaya..

Ben geçen gelen misafirler için yaptım peynirli krep.. Ben kolaylık yapıp hazır krep hamurlarından alarak yaptım ama size tarifini de vereceğim.Bir paket hamurdan 8 adet çıkıyordu

Krep için :

2 su bardağı süt
1 su bardağı un
3 yumurta
1/2 çay kaşığı tuz

İçi için :


2  adet kırmızı biber
2 adet yeşil biber
beyaz peynir
maydanoz

Krep malzemelerinin hepsini ( tuz hariç ) derin bir kapta çırpma teli ile karıştırıp akışkan bir karışım elde ediyoruz, sonradan da tuzu ilave ediyoruz.Daha sonra yaklaşık 20 cmlik bir tavayı ısıtıp çok az sıvı yağı kızdırıyoruz.Karışımdan bir kepçe tavaya döküp tavayı sallayarak karışımın dağılmasını ve incelmesini sağlıyoruz.1 dakika kadar pişirdikten sonra ters çevirip bir süre daha pişiriyoruz.Bütün krepleri bu şekilde hazırlıyoruz

İç malzemelerin hepsini rondodan geçirip tuzuna bakıyoruz.Daha sonra hazırladığımız içi kreplere koyup rulo şeklinde sarıyoruz..

Afiyet olsun

Not: yakın çekim krep fotolarımı kaybettiğim için ancak bu fotoğrafı koyabiliyorum :(




Bol muhabbet sofrası

7 Temmuz 2010 Çarşamba



Annemle babamın 25 yıllık arkadaşlarını ağırladık geçen akşam.Babamın mesleğe girdiği ilk günden beri birlikteler ve arkadaşları hep ilk günkü gibi..Ne güzel, Allah herkese nasip eder inşallah.

Gelen misafirlerin bir kısmını kendi annem gibi çok sevdiğimden onlara ne yapsak bilemedim.Gerçi annem menüyü hazırlamıştı bile ama olsun...Aslında okurken diğer menülerden çok da farklı olmadığını göreceksiniz :) Sakın demeyin bu kız hiç birşey yapamıyor mu diye :) Menümüzde :

Ispanaklı-kıymalı börek
Fransız ekmeği
Peynirli krep
Misket köfte
Zeytinyağlı yaprak sarması
Yeşil mercimek salatası
Patlıcan salatası
Yoğurtlu patates
Yeşil salata

Listeleyince baya bir çokmuş gibi olmuş :)





Yeşil mercimek salatası

6 Temmuz 2010 Salı

Hep aynı salatalardan bıkmış durumdaydım ve yeni şeyler denemek istediğim zamanlarda tam da annemin arkadaşları geldi:) güzel bir fırsat doğmuş oldu bana da..Gerçi annemin hayır ya kötü olursa boşver bildiğimiz şeyleri yapalım söylemlerine maruz kaldım ama başardım :))

Hem çok kolay hem de çok lezzetli bir salata tarifi vereyim size :)

Malzemeler :

1 su bardağı yeşil mercimek
1/2 su bardağı pirinç
1 büyük kuru soğan
3-4 tane taze soğan
1/2 demet dereotu
1/2 demet maydanoz
1/2 demet taze nane
1 tatlı kaşığından biraz fazla sumak
karabiber
zeytinyağı, tuz, limon suyu

Yeşil mercimeği ve pirinci ayrı ayrı kaplarda haşladım sonra sularını süzüp karıştırdım.Karışıma ince ince doğradığım kuru soğanı, taze soğanı, dereotunu, maydanozu, taze naneyi de ekledim.Sumak, karabiber, tuz koydum.Sonra zeytinyağı, limon suyu ve biraz nar ekşisi de ekleyip bir güzel karıştırdım harika oldu :)

Gerçi orjinal tarifte soğanı biraz kavurmak gerektiği söyleniyor ama ben unutmuşum yaparken yine de çok lezzetli oldu bir de havuç da vardı ama evde havuç olmadığı için ekleyemedim.

Yaprak sarması

1 Temmuz 2010 Perşembe


Ne kadar da severiz öyle değil mi, hem zeytinyağlısını hem de etlisini...Oturur saatlerce sararız ama 10 dakika bile olmadan biter, evdekiler tencerenin dibine acaba kalmış mıdır diye büyük bir iştahla bakarlar... Her yerde farklı yapılır : baklalısı, mercimeklisi de olur, kuş üzümlüsü, fıstıklısı da...Bana sorarsanız ben en çok klasik şeklini severim.Gerçi klasik şekli de değişiklik göstermekte, ben salçalısını severim :)) Benim ve annemin anneannemden öğrendiğimiz iç hazırlama şeklidir aşağıda vereceğim...

Malzemeler :

Pirinç
Soğan
Sarımsak ( 1 diş yeter )
Salça
Domates ya da domates suyu ( biz kendimiz hazırlarız )
Maydanoz
Dereotu
Nane ( yaş ya da kuru )
Tuz, karabiber biraz da pul biber ya da isot

Zeytinyağında ufak doğradığımız soğanları sarımsağı pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.Ardından salçayı, salçanın kavrulmasına yakın domates suyundan da 2 yemek kaşığı kadar ekliyoruz..Onlar kavrulup salça tamamen rengini yağa verince sudan geçirip hazırladığımız pirinçleri de tencereye ekliyoruz biraz kavuruyoruz.Ardından tencereye Örneğin 1 su bardağı pirinç koymuşsak 1/2 su bardağı su ilave ediyoruz..Daha sonra ,vakit geçirmeden, ince ince kıydığımız yeşillikleri ve baharatları da tencereye ilave edip kapağı kapatıyoruz. O suyunu çekince sarılmaya hazır demektir :)

Sardıktan sonra tencerenin dibine bir yaprak sermeyi ve üstüne de tabak kapatmayı unutmayın :)

Fransız ekmeği

28 Haziran 2010 Pazartesi

Arkadaşlarımın sofrasında geriye kalan tek şey :) yazmasam olmazdı değil mi :)) Aslında tarif bana ait değil; tarif blog okuyucularının hemen hemen hepsinin bildiği bir site olan Portakal Ağacı'ından ... Masaya bir kaç kahvaltılık da çıkarttığım için yanlarında iyi gider diye düşündüm ve yaptım...

Malzemeler :

1,5 su bardağı ılık su
4 su bardağı un
1 yemek kaşığı kuru maya
2 yemek kaşığı toz şeker
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı tuz

Ekmek makinasında yaptığım için çok da pratik oldu...Ekmek makinamın sırasına göre suyu, yağı koydum üstüne her tarafı kapatacak şekilde unu yaydım üstüne toz şekeri ve tuzu koydum en son mayayı ekledim ve hamur yoğurma programına ayarladım makinayı.. Makinada yoğruldu ve dinlendi.Dinlenen hamuru tezgaha çıkarttım ve biraz daha unla yoğurdum; daha sonra 16 ufak parçaya böldüm ve üstlerine yumurta sarısı sürdükten sonra bir 40 dakika kadar da o şekilde dinlendirdim...Isıtılmış fırında üstleri kızarana kadar yaklaşık bir 20-25 dakika pişirdim...

Fırından çıktığında özellikle sıcakken harika olmakta :))
Bir dahaki sefere bu topları biraz daha küçük yapıp sandviç ekmeği olarak kullanacağım :))

Kıymalı börek

25 Haziran 2010 Cuma


Arkadaş soframın diğer elemanlarından biriydi bu da..Ancak işte yavaş yavaş yazabiliyorum hepsini..Bir koşturmacadır gidiyor hayatımda bu ara, okul işleri ev işleri derken yoruldum sanırım iyice...

Evde bir miktar kıyma vardı ama ne kadar olduğunu bilmediğim için malesef yazamıyorum miktarını onu bir gün önceden hazırlamıştım, misafirlerim gelmeden öncede sarıp fırına verdik, sıcak sıcak yendi çok da güzel oldu :)

Malzemeler :

4 yufka
Kıyma
Soğan 
Salça ( çok az )
Tuz, karabiber, pul biber, nane, kekik 

Kıymayı ocağa koydum o kavrulurken soğanları da ufak ufak doğradım bir tabağa.Ardından kıymalar tam kavrulmaya yaklaşmışken içine soğanlarını koydum.Onlarda kavrulmuşken salçayı ekledim ve karıştırdım salça kıymalı karışıma karışınca tam olarak baharatları ekledim ve ocağın altını kapattım..Nur ablanın değişik sarma tekniğiyle ( bir dahakine fotoğraflayacağım) 4 yufkadan 16 börek çıkmakta... Ona uygun olarak kestiğimiz yufkalarımızı sardık ve üstüne yumurta sarısı sürüp önceden ısıttığımız fırında 190'Cde 40 dakika pişirdik.Afiyetle yedik :))

Yoğurtlu patates

22 Haziran 2010 Salı

Hala arkadaş soframın menüsünden gidiyorum :) Annemin gittiği bir arkadaş gezmesinde yediği ve çok beğendiği birşeyi daha yaptım arkadaşlarıma; yoğurtlu patates..Aslında tam miktar vermek isterdim ama kim ne kadar yapacak tam bilmediğim için bir şey diyemiyorum, ayrıca ben yaptım ve bir kısmını buzluğa attım :) O yüzden ben sadece malzemelerini vereceğim hangi ölçüde ne kadar koyacağınız size kalmış..

Malzemeler :

Patates
tuz,karabiber, nane, pul biber
yoğurt
sarımsak
zeytinyağı
salça

Patatesi haşlayıp içine tuz,karabiber,nane,pul biber koyup yoğuruyoruz.Birbirine iyice karışan patates karışımını avucumuzda yuvarlayıp top hale getiriyoruz.Sonra üzerine sarımsaklı yoğurtla zeytinyağında kavurup yaptığımız salçadan koyuyoruz.Hazır :)

Parmaklarımızı yesek :)) Copyright © 2009 Designed by Ipietoon Blogger Template for Bie Blogger Template Vector by DaPino