Ulus Hali

20 Ağustos 2010 Cuma



Can sıkıntısı işte, ramazanda yapacak bir şey de yok, eh oruç uykuya tutturulmuyor ya da uyusan da nereye kadar... Evin içinde kendimi oradan oraya attım ama can sıkıntısından patlamıştım.. Ne yapalım ne yapalım, annemlerin üniversite öğrenciliği zamanlarında gidip alışveriş yaptıkları yere bir gezi yapalım dedik :) Maksat nostalji olsun :))

Ulus hali, o kadar sıcağa ve açlığa rağmen baya kalabalıktı, biz de öyle aylak aylak dolaştık...Merakımız gitti :) Annem kendi zamanlarındaki gibi olmadığını söyledi, aslında ne yalan söyleyeyim korkmadım değil yani :)


Baharatlar ve baharatçılar.... Her zaman kokusuyla beni cezbeden yerler, bizde zaten oralarda dolaştık :)


Şu kuru patlıcanlardan ne kadar da güzel Antep usülü patlıcan dolması olur ha :)


Bu ufak arpacık soğanları :)) Annemlerin memlekette düğün yemeği olarak yapılır, soğan yahnisi yanında keşkekle servis edilir...Soyması saatler alır ama lezzetine değer :)

Bu arada artık yaz okulum bitti :) Nasıl rahatladım nasıl rahatladım anlatamam.Kaç gündür sahura kadar oturup sabah 8de kalkıyordum, 4-5 saatlik uykuyla anlayacağınız..Şimdiden kapanmaya başladı gözlerim, bütün hafta sonu uyuyabilirim :)

Soslu makarna

17 Ağustos 2010 Salı



Havalar sıcak ya hani, ne yiyeceğimizi bilemiyoruz bugünlerde...Şöyle dört başı mamur bir iftar sofrası yapmadık.Ya kahvaltılık ya da pratik hafif şeyler... Makarna da bizim kurtarıcımız, her çeşidini yaparız her şekilde.Hem lezzetli hem de sıcak havalarda bunaltmayan yiyeceklerden...

İftar soframızın misafiriydi dün akşam..

Malzemeler :

Makarna ( 2 kişi için 1.5 su bardağı )
Yoğurt
Sarımsak
Salça
Sıvı yağ

Makarna haşlanırken, sarımsaklı yoğurdu hazırladım attım buzdolabına.Ardından sıvı yağda bir miktar salçayı kavurdum, biraz makarnanın haşlama suyundan ekledim ki akışkan olsun...Sonra gördüğünüz gibi makarnanın üstüne yoğurt onun üstüne salçalı sosla bir de istediğiniz baharatlarla çok güzel olmakta...

Yanında turşu tavsiye edilir :))

Afiyet olsun

Mimlendim :Yemekteyiz

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sevgili Gelibolu ablacım ve Yemekçinin Mekanı ablam beni mimlemişler.Biraz geç oldu ama kusura bakmasınlar nolur, oruca yeni ayak uydurabildim :)) Bi de yaz okulu, dersler sınavlar olunca gecikmeli oldu biraz..


Masa örtüm bu olurdu sanırım iftar soframda, ne kadar güzel değil mi...



Bu yemek takımına cidden bayıldım, çeyize alsam mı ki yaa. Ne kadar şık gördünüz mü...


Bu yemek takımını şöyle bir bardak- kadeh takımı tamamlardı... Çok şatafatlı değil di mi ?

                                                                                                                                                                                            
 

Bu peçetelikler de güzel bir tamamlayıcı olurdu :))

Sıra yemekte...Oruçlu olduğum için canım ne isterse onu yazıyorum haberiniz olsun :)) Ne alaka demeyin sakın :))

Çorba
Şehriye Çorbası

Aperatifler
Çin Böreği
Portakallı kereviz
Yeşil salata

Ana Yemek
Kadınbudu köfte
Patates Püresi

Tatlı
Yalancı Tiremisu

Allah'ım gözümün önünde canladı :) Hepinize afiyet olsunn :)))

Sadece yemek yemedim :)

10 Ağustos 2010 Salı

Başlıktan da anlaşılacağı gibi sadece yemek odaklı bir gezi olmadı benim ki :)) O kadar güzel fotolar çekmişim kii anlatamam hangisini paylaşsam bilemedim ama bir kaç tane eklemeden geçemeyeceğim :)



Bu bizim Giresun'daki evimizin balkonundan çekilen bir gün batımı...



Bu fotoğraf Espiye Kale'sinden


Bir serenderin altında kurutulan mısırlar, Karadeniz'de ne kadar kururlarsa :)


Yağmur sonrası domates üzerindeki damlalara bakın...


Kök Ev denilen yerden...Derenin üstünde hamaklar, ohhhh mis gibii...


Kök Ev'in minik ördeği   :)))


Şuna bakar mısınız, Rabbim ne kadar güzel yaratmış...Sanırım O'nun farkına varmak için, başka hiç bir şeye ihtiyacımız yok.


Sanırım bu da yüz yıllık dostluk :) Şu teyzemlere bakar mısınız, aslına belki de aynı köyde yıllardır birliktelerdir ve nasıl olur da konuşacak şeyleri bitmez :)))  Bu fotoğrafı hem çok sevdim hem de imrenerek baktım ne yalan söyleyeyim...

Giresun durakları 5 : Mavi Yeşil

9 Ağustos 2010 Pazartesi



Aslına bakarsanız bunu bir önceki posttan önce yazmalıydım unutmuşum.O yüzden sıra karışık oldu ama napalım :))Pazar günüydü, Ankaralı bloggerlar YONCA GIDA ile sabah kahvaltısındalardı ve ben gidememiştim :(( işte o pazar sabahı, yola çıkmadan önce bir kahvaltı yapalım dedik.. Hem sakin olsun, hem deniz kenarı olsun hem de azıcık serin olsun diye düşündüğümüzde aklımıza Giresun'un Tirebolu ilçesine giderken sol tarafta kalan bir güzel yer var : Mavi Yeşil orası geldi aklımıza...

Oraya gittik, gitmeden önce yer ayırtmıştık sağolsunlar bir güzel kahvaltı sofrası hazırlamışlar bize...Ama nedense peynir, zeytin gibi şeyleri çekmek gelmedi içimden...


Mıhlama o sahanda gördüğünüz, aslına bakarsanız Giresun tarafında pek yapılan bir şey değil.Giresunlular mıhlamaya bizim kadar yabancı..Trabzon'dan sonra başlıyor mıhlama memleketleri :) Ama sağolsunlar, bizim için yapmışlar...


Bir de arkasından menemen yedik ki sanırım benim bu yörede yediğim en lezzetli menemenlerden biriydi...Hafif acılı, tadı tuzu yerinde, mis gibi tereyağı kokan ama bu koku adamı baymıyor :) çok lezzetliydi inanın :))

Sanırım sebzeler bol olunca bir de taze taze tabi, tadı da bir ayrı güzel oluyor:))

Yine de şunu söylemeliyim bunlar yerine pazar günü Ankara'da olmayı ve o kahvaltıya katılmayı tercih ederdim :)

Giresun durakları 4 : Vonalı Celal

7 Ağustos 2010 Cumartesi


Karadeniz sahil yolu yapıldıktan sonra içerde kalan eski yoldan dönelim dedik bu kezde...Manzarası o kadar güzel bir yol ki ama daracık...Aynı km yolu yeni yoldan yarım saatte alırken burdan giderken 1 saatte aldık...Yeni yollar ne kadar zaman ve enerji tasarrufu sağlattı bize :)) Yapandan Allah razı olsun diyeyim:)

Vonalı Cemal  aslında Celal da olabilir, sanırım sıcaktan beynim uyuştu, hatırlayamadım, bileniniz varsa lütfen beni düzeltsin.( Oburcan'ın uyarmasıyla düzeltilmiştir.çok teşekkür ediyorum kendisine :) )




Vonalı'nin kendine ait güzel bir mekanı var yol kenarında, bir tarafı yol, bir tarafı deniz... Aslında onun tanınmış yapan şey turşuları yıllardır turşu yaparmış ve şu an 130a yakın turşu çeşidi var...





Zeytinden tutun da kuşburnuna , mantardan inanamayacaksınız ama yumurtaya kadar... Yumurta turşusu muu öghhhhh...İtiraf edeyim görünce içim bir garip oldu...Kiraz, pancar, erik, domates, pazı ......


Aynı zamanda Vonalı'nın lokantası da var orada, gerçi yemeğimizi orada yemedik.Sordu annem "yol güzergahı değişince işleriniz etkilendi mi" diye ; " hayır, benim belirli bir müşterim var zaten, bir de bu işin meraklıları var, yollarınızı uzatıp beni ziyarete gelirler.O yüzden etkilenmedim. " diyor.Ne güzel Allah daha çok kazanç versin.

Herkese hayırlı haftasonları :)))

Giresun durakları 3 : Ayvasıl liman

6 Ağustos 2010 Cuma



Burası Giresun'un sahil kenarında ailecek oturulabilecek tek lokantası...Gerçi haksızlık etmeyeyim bir de Eşkina diye bir lokantası var ama alkollü olduğu için sanırım aileler tarafından Ayvasıl kadar rağbet görmüyor...

Ayvasıl aslında yöreselleri çok güzel yapan bir yer; kiraz tuzlaması, fasulye diblesi, bezelye kızartması, mantar kavurması, karalahana sarması, pancar diblesi, taflan kavurması gibi çok değişik yöreselleri var oranın..Bir dahaki gittiğimde sırf sizlerle paylaşmak için isteyeceğim onlardan :)))

Bu seferkinde misafirlerimiz yöresel istemediler.Hemen mevsim balığı olan mezgit geldi sofraya...



Pardon önce salata :) Öbürünü çekmedim bildiğimiz çoban salata, bunu da çektim neden diye soracaksınız renkleri çok hoşuma gitti :)) canlı canlı ama, Allah ne kadar da güzel yaratmış...



Şu mezgitin güzelliğine bir bakın, taze taze o kadar da güzel kızartılmış ki...Nedense evde bu kadar güzel kızartamıyor muyuz anlayamıyorum...Gerçi kokusuyla uğraşmak filan derken evde balık yemek resmen eziyet oluyor...Ayhh bir de benim babam fazla titiz olduğu için bir dönem ( yeni evlendiklerinde annemler ) perdeler bile yıkanırmış balık pişince :) o yüzden annem evde balık pişirmeyi bırakmış :))

Neyse gelelim balığa, ha bir de çok ilginç...Elle yememize rağmen hiç koku bırakmadı ellerimizde, taptazeydi...Allah'ım ne kadar da lezzetliydii...Ben benimkine hemen daldığım fotoğraf çekmek sonradan aklıma geldiği için arkadaşımaa 'dduuuuuuuuuurr başlama fotoğraf çekicem ' diye bağırmamla kızın sıçraması bir oldu zaten :)) Allah seni emi diyor bana :))

Bombayı en sona sakladım ama bakın bir şuna :


Ama nasıl ama nasılllll...İtiraf edin canınız çekti değil mi :)) tanıştırayım kendileri ev baklavası olur ve afiyetle yemek içindir :))

Bundan sonra bir Giresun durağım daha kaldı :(( aslına bu seri baya bir hoşuma gitmişti, gerçi bir daha gitmek ne zaman kısmet olur bilemem ama :)) Gideceğim zaman benimle gelmek isteyeniniz olursa hepinizi misafir ederim, haberiniz olsun :)))

Herkese hayırlı cumalar...

Giresun durakları 2 : Cinağa'nın kurufasülyesi

4 Ağustos 2010 Çarşamba


Dedim ya mecburen gidilen bir yeri tatil havasına sokmam gerekiyordu :) Benim için bir yerin tatil olabilmesindeki en önemli faktörlerden biri de meşhur yemeklerini yemekten geçer :)) yemek, yemek,yemek, yemek ....

Lokantaya girdik, salaş diye tabir ettiğimiz lokantalardan biriydi; gerçi zaten yemeğin lezzetlisi öyle yerlerde oluyor:) Sahibi baya ilginç biri, iyi niyetli ve komik...Daha önce bir fabrikada aşçılık yapıyormuş ve her cuma namazdan sonra ilin bürokratlarına fabrikanın sahibi fabrikada kurufasülye pilav ikram edermiş.Bu amca da bu şekilde meşhur olmuş..

Ne yersiniz dedi, kurufasülye tabiki dedik. Yukarıda gördüğünüz göveçte pişiriyor göveci bozmadan bir fotoğrafını çekeyim dedim :) gayet lezzetliydi ... afiyet olsun bize :)



Bu gördüğünüz ısırgan çorbası, ben böylesini ilk defa içtim..Isırgan püresi gibi, mısır unuyla yapılmış..Tadı fena değil eminim alışık olana çok güzel gelecektir. Tariflerini sordum yemeklerin ; ' ben bu lezzetleri bulmak için çok çalıştım söylemem ' dedi; 'peki ' dedim :)))




Tıka basa doymuştuk aslında ama; şu görüntünün muhteşemliğine bakın..Adeta 'beni yee, beni yeeee' diye bağırıyor..Tabi ki onun bu yakarışlarına daha fazla dayanamadık bir de üstüne fırında sütlaç yedik ki , sanırım beni benden aldı :))

Bir daha Giresun' gidince  burada bir gariplik var beni şişiriyor canım, suyunda mıdır havasından mıdır demeyeceğim :)) gördüğünüz gibi bütün sorumlular bunlar :)))

Giresun'dan fındık kareleri :)

2 Ağustos 2010 Pazartesi



Bir kaç gündür netten baya uzağım.Her an aklımda ama işte fırsat olmadı..Napalım :((

Haftasonunu Giresun'da geçirdim, biraz mecburiyetten oldu ama tatil havasına bürümeye çalıştım biraz malum bu sene yaz okulu ardından Ramazan derken tatil yok.Neyse çok şükür ki orucumuzu tutabiliyoruz, bu konuda sıkıntı yok :) keşke her sebep bu kadar anlamlı olsa...Aslına bakarsanız giderken aklım Ankara'da kaldı, blog dünyasına girdiğimden beri beklediğim Ankaralı blogçular toplantısını kaçırdım bu yüzden :((

Malum Giresun fındığın başkenti, çeşit çeşit fındık tüketim şekli mevcut :) yukarıda gördüğünüz şekline çotanak diyorlar aynı zamanda bereket sembolu...




Bu ufak fındıklardan, bakmayın burada büyük çıktığına minnacıcık aslında :)) O kadar lezzetliler ki... Çeşitli şekilleri var aslında bunun, sarımsaklısı dahil :) duyduğumda inanamadım kulaklarıma, sarımsaklı fındık böghh :)) gerçi tadına bakmak nasip olmadı..






Görüntü pek net değil sanırım ama bu tuzlusu, ocaktan indirip getirmişlerdi, sıcak sıcak ve çok ilginç o kadar tuz insanı fazla etkilemiyor yerken..




Ahh tabi fındık denilince fındık ezmesini atlamak olmaz :)) bunu da bize sıcak sıcak servis yaptılar...Kıyma makinesi benzeri bir makine de pudra şekeriyle çekip servis yapıyorlar taze taze ne kadar da lezzetli oluyor.Görünüşü bile iştah açıcı :)) ve malesef nedense güzel şeyler hep zararlı :D





O kadar fındık demişken hep verdiğim hep yaptığım ve hep kurtarıcım olan tarifi vermeden geçemem dedim :))
Tarifi merak edenler için buradan bakabilirsiniz.

Herkese güzel bir hafta diliyorum :))














































.

Parmaklarımızı yesek :)) Copyright © 2009 Designed by Ipietoon Blogger Template for Bie Blogger Template Vector by DaPino